26 Aralık 2013 Perşembe

Haz ve Izdırap

246. (Haz ve Izdırap) 
Sonra bir kadın konuştu: 
'Bize haz ve ıztıraptan bahset.'

Ve o cevap verdi: 



'Hazzınız, ızdırabınızın maskesiz halidir.
Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu,
sık sık gözyaşlarınızla dolar.

Başka türlü olabilmesi mümkün müdür?
Izdırabın içinize kazıdığı alan ne kadar
derin olursa, o denli çok hazzı içerebilir.

Ve şarabınızı taşıyanla, çömlekçinin fırınında
yanan ayni kadeh değil midir?

Ve sesi ruhunuzu okşayan lavta, daha önce
bıçaklarla oyulan tahtayla bir değil midir?

Kendinizi neşeli hissettiğinizde
kalbinizin derinliklerine inin.

Fark edeceksiniz ki, size bu sevinci veren,
daha önce üzülmenize neden olmuştu.

Üzgün olduğunuzda, tekrar kalbinize dönün.
Göreceksiniz ki, daha önce sevinciniz olan
bir şey için ağlıyorsunuz.

Bazılarınız, 'Haz, ızdıraptan daha anlamlıdır' der;
diğerleri ise, 'Hayır, ızdırap daha anlamlıdır'.

Bense, ikisi birbirinden ayrılamaz, diyorum.

Onlar beraber gelirler.
Ve siz, bir tanesiyle masanızda otururken,
unutmayın ki, diğeri de yatağınızda uyuyordur.

Gerçekte siz, hazzınızla ızdırabınız
arasında bir terazi konumundasınız.
Sadece bos olduğunuzda, hareketsiz
ve dengede kalabilirsiniz.

Bir hazine avcısı, altın ve gümüşünü tartmak için
sizi kullandığında, haz ve ızdırap kefeleriniz,
ister istemez, yükselip alçalacaktır.'
Halil Cibran 
Renk Kodu: C: 0 M: 51  Y: 66 K: 71



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne güzel kelimeler onlar... Parmaklarınıza sağlık...